Londra Yunus Emre Enstitüsü ve Anglo Turkish Society’nin ortak yaptıkları programda The Danube: A Journey Upriver from the Black Sea to the Black Forest kitabının yazarı Nick Thorpe Londra Yunus Emre Enstitüsüne konuk oldu.

Konuşmasına eski bir Rumeli türküsüyle başlayan Thorpe; Tuna Nehri hakkında yazma fikrinin zihninde ilk kez Nairobi’den Budapeşte’ye dönerken oluştuğunu, yolculuk esnasında Nil’in başlarında uykuya daldığını ve uyandığında Nil’in hala devam ettiğini zannettiğini ama sonrasında Nil’in bitip Tuna’nın başladığını fark ettiğini söyledi. Tuna nehrinin Avrupa ve Balkanlar’daki önemini idrak ettiğini belirten yazar; günümüze kadar ağırlıklı olarak hep “medeniyet yurdu olan batı”dan doğuya bakıldığını, kendisinin Karadeniz’den başlayıp Karaormanlar’a kadar Tuna boyunca yolculuk yaparak doğudan batıya gitmeye, doğu gözüyle batıya bakmaya çalıştığını söyledi. Tuna Nehri boyunca yaşayan insanların hayatlarına dair iç görülerinin yanı sıra tarihi ve coğrafi bilgiler de veren Thorpe, Tuna dünyasında Osmanlı etkisini görmenin mümkün olduğunu ve cari politik söylemlerin inadına çok kültürlülüğün yaşamaya devam ettiğini belirtti. Deneyimli muhabir, Dobruca gibi yerlerde farklı kültürlerin bir arada barışçı varlığını devam ettirdiğini vurgulayarak sözlerini bitirdi.